Uzun zaman oldu evet.. Biriken şeyler de oldukça fazla ama, burdan ayrı kaldığım bu zaman zarfında buraya geri dönüp en fazla bahsetmek istediğim şeyle başlamak istiyorum; 15 TEMMUZ 2016...
O günü kime sorsak farklı bir yüzünü gördük o hain girişimin.. Her seferinde farklı bi gerçek hikaye.. Daha fazla zaman kaybetmeden benim o gece yaşadıklarımı ve hissettiklerimi anlatmak istiyorum..
15 Temmuz 2016 gününün saat 22.00 ye kadarki sürecini hiç hatırlamıyorum. Sadece pazartesi günü kuzenlerle bir ay önceden yer ayırttığımız tatil için hazırlık yapacaktım. Yemeklik malzemeleri vs aldım, tv karşısında poğaça tarzı şeyler yapıyordum. Annem yan koltukta o hiçbir zaman kopamadığı yarışmalarından birini izliyordu. Kardeşimse her zamanki gibi odasında telefonuyla oyun oynuyordu..
Velhasıl, kardeşim birden elinde telefonla bir hışım içeri girerek"Fethullahçılar boğaz köprüsünü kapatmışlar, darbe yapıyolarmış" dedi.. O an çok bir şey hissetmedim ve alaycı bir tavırla "saçmalama gerizekalı, öyle bir şey olsa tvde verirlerdi" dedim ve birkaç kanal zapladım.. Sonra yine de kafamdaki soru işaretini gidermek adına telefonu elime aldım ve tivitırı açtım. "Hem öyle bir şey olsa tivitır kitlenird.." dememe kalmadan, tivitıra giremediğimi farkettim.. Biraz heyecanladım ve vpn ile tivitıra girdim. Çoğu kişi gibi, olayla ilgili karşıma ilk çıkan o malum videoyu izledim. Hani o hain, asla askerlik mertebesini haketmeyen şerefsizin "TSK darbe yaptı, şaka değil, evinize dönün!" dediği video.. Hemen ellerimi silip annemden kumandayı aldım ve bir haber kanalı açtım. Başbakan'ın "bu bir kalkışmadır" açıklamasını duydum ve köprüdeki kalabalık trafik görüntülerini, otobüslerden inip yürüyen insanları gördüm.. O anlarda hala işin ciddi boyutlara ulaşacağını düşünmüyordum. Birazdan birileri gelecek ve o pislikleri oradan kaldıracak diye düşündüm.. Babamı aradım ama telefonu kapalıydı. Sonra haber kanalları arasında zap yapmaya devam ettim.. Koyu bir parti sevdalısı değilim. Bazı açıklamalarını desteklediğim ve bazı açıklamalarını desteklemediğim partiler var sadece.. Yani bi parti ya da herhangi bir lidere hastalık derecesinde bir aşıklık durumum yok. Erdoğan'ı lider olarak seviyorum evet ama ona da bazı kişiler gibi manyaklık derecesinde hasta değilim.. Yine de o akşam Başbakanın açıklamasından sonra ilk onun konuşmasını istedim. O ne diyecek; Davos'ta yumruğunu masaya vuran, Türk Bayrağını yerden kaldırıp cebine koyan ve konuştuğunda yeri göğü inleten adamın, bugün ne diyeceğini merak ettim. Bi süre böyle, tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışırken buldum kendimi.. Sonra babam geldi ve beraber izlemeye başladık. Tivitırda "TRT'yi açın" diye bir tivit gördüm ve kanalı açtım. Malum bildiri yayınlanıyordu.. Sokağa çıkma yasağı olduğu söyleniyordu.. O haber spikerinin yüzündeki korku ve dehşeti gördüm. Ses titremesini hissettim. İşte o an içim bir tuhaf oldu ve gerilmeye başladım. Sonra CNN'i açtım ve canlı canlı nasıl yayına el konulduğunu izledim.. Sonra selaları ve ezanları duymaya başladım. Pencereye koştum ve dışarıya baktım.. İnsanlar ne düşünüyordu, bizi yarın nasıl bir sabah bekliyordu, bu baktığım sokaklarda yarın askerler olabilir miydi.. Neler oluyordu?? Tekrar tv başına döndüm ve köprüde iki vatandaşın vurulduğu haberini gördüm! O an anladım ki bu darbe ne daha önce okuduğumuz darbelere benziyordu, ne de ordaki askerler, benim her şehit haberlerinde gördüğümde gözlerimin dolduğu askerlere benziyordu.. Sonra Cb.Erdoğan görüntülü aramayla bir açıklama yapıyordu.. Herkesi sokağa, vatanını hainlere karşı korumaya çağırıyordu.. Tekrar pencereye koştum ve dışarıya baktım.. İnsanlar teker teker çıkıp, arabalarını Türk Bayraklarıyla donatıp yola koyuluyordu! Vatan aşkıyla tutuşan hiçbir yürek evinde arkasına yaslanıp duramıyordu.. İçeri gittim ve babama "çıkmayacak mıyız?" diye sordum. "Hadi!" dedi. Yakında oturan abimi aradım, "beni de alın" dedi. Ben, kardeşim, babam ve abim yola çıktık.. Abim, arkadaşlarıyla irtibat halindeydi ve havalimanı yolunun tıkandığını, ilçe emniyetlere gidilmesi gerektiğini söylediler. Biz de emniyetin önüne, polisimizin yanına gittik.. Herkes ordaydı! Her partiden herkes aynı şey için, vatan için dışardaydı! Suriye'lisini de gördüm, buraya gelip burayı vatanı bilen Filistin'lisini de.. Emniyetin karşısındaki camiden Fetih Suresi okunuyordu.. Ve heryer kırmızı beyazdı! Herkes hainlerle savaşmaya hazırdı ve korkusuzdu.. Gözlerim doldu, hayatımdaki en etkileyici atmosferi yaşıyordum.. Olayların biraz daha yatıştığını ve kontrolun sağlanıyor olduğunu duyduğumuzda eve döndük.. O geceyle ilgili tek pişmanlığım bu oldu; keşke köprüye,vatan caddesine, çengelköye gidebilseydim de göğüs göğüse çarpışabilseydim o vatan hainleriyle..
Eve geldiğimizde Başbakanın konuşmasına denk geldim. Darbecilerin püskürtüldüğünü ve büyük ölçüde kontrolun sağlandığını söylüyordu.. Fakat tam rahat bir nefes alacakken, hunharca katledilen şehitlerimizin de haberleri geliyordu..Kanım donmuştu! Bu vatanın askeri, bu vatanın evladına nasıl kurşun sıkardı; aklım almıyordu.. Bir süre sonra tv karşısında uyuyakalmıştım..Birkaç saat sonra dehşetle uyandım ve dün olanların bir kabus olmasını diledim o an.. Hemen gittim ve tv ünitesinin önünde dizlerimin üzerine çöktüm.. İlk gördüğüm görüntü köprüdeki darbeci askerlerin teslim olma görüntüleriydi.. Ve alt yazıda darbe girişiminin engellendiği yazıyordu.. Sonra hiç tanımadığım, bilmediğim halde canımın ta içine koyduğum Ömer Halisdemir abimin haberini dinledim.. Sonra kaybettiğimiz yüzlerce şehitlerimizi dinledim.. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım... O tankın tepesinden kafasını uzattığında kafasına tekme vurularak bastırılan, belki de ne yaptığından zerre haberi olmayan askerimi izledim.. Ona sarılarak kucağında tanktan indiren polisimi izledim... Tankın önüne yatan abimi, üstüne çıkan kardeşimi izledim... Polis tarafından teslim alınıp araca götürülürken camdan"askerime vurmayın!" diyen teyzeye "ben ona vurur muyum, o benim kardeşim!" diyen polisimi izledim... Türk milletinin yazdığı tarihi izledim o sabah.. Türkiye'nin korkusuz, imanlı evlatlarını izledim ve "Allah'ın izniyle bu vatana kimse birşey yapamaz!" dedim..
15 Temmuz benim için asla unutamayacağım ilerde çoluğuma çocuğuma gururla anlatacağım bir Millet Zaferini ifade ediyor.. Derinden etkilendiğim, her yiten canla, canımın parçalandığı, gözümün önünden gitmeyen sahnelerle dolu, acıyı ve zafer mutluluğunu aynı günde yaşadığım, bir sürü insana minnet duyduğum tarihi bir gün oldu..
Gel gelelim ,günümüzdeki hainlere.. Aradan hayli zaman geçti evet ama olayın yankıları hala devam etmekte.. Hala hergün yurdun dört bir yanında onlarca içeri alınan Fetöcü bulunmakta.. Tüm bu olanları görmezden gelen ve "offf hala mı 15 Temmuz, yeter artık ama" diye serzenişte bulunan ergenlere ve ergen beyinlere sesleniyorum; 15 Temmuz, bir takım cuntacı şerefsizin, yüzlerce insanı katlederek ve yaralayarak Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirme çabasının, bu vatanın cesur ve korkusuz evlatları sayesinde, silah kullanmadan, etle tırnakla yerle bir edildiği bir Millet Zaferidir! Çanakkale Zaferi'ni de mi unuttun sen vicdan yoksunu?? Atm kuyruğundan çıkıp, girişimden 10 gün sonra, ortalığın durulduğu kesinleşince tivit atmaya benzemez, vatan aşkı! Unutan ve unutturmaya çalışan kim varsa hepsi de vatan hainidir benim gözümde! "Hala 15 Temmuz konulu konferansa mı katılıyosun ahahajhaj" diye mesaj atarak sakilleşen sana söylüyorum; sen kafayı karı kızla bozmuş, vikipedi okuyarak kültürlülük ayaklarına yatmaya çalışan, ergenlikten çıkamadığını bildiğin için, ergenlikten çıktım ben, bakın siyaset falan yapıyorum havalarına giren birisin! Sen kes sesini!! Vatan bu vatan! Vikipediden okuyup öğrenilmez; sevgisi başka bir şeyle kıyaslanmaz! Sen bu konuda yorum yapmayı kes ve dm kutunla ilgilen!
Ve son olarak; Ey korkak Feto ve onun şeref yoksunu evlatları, tapınanları; siz değil, yedi ceddiniz gelse, tüm Türk düşmanları toplansanız da bu vatanı yıkamayacaksınız! İçten içe de olsa, dile getirmeden de olsa, içinde azıcık Feto'ya şevkat duyan, "yok ya o yapmamıştır" diye düşünen kim varsa, bu vatanın bir evladı olarak, zerre kadar hakkım varsa, zerresini bile helal etmiyorum! Umarım bu dünyada da öbür dünyada da haksız yere aldığınız canların, kolu kanadı kırık bıraktığınız ailelerin hesabını misliyle acı çekerek ödersiniz! Şüphesiz ki Allah çok büyük ve adaletlidir...